|
|
|
Dil Anlatım Ödevi Bilgi . |
|
|
Yazar |
Mesaj |
Admin
Administrator
Yaş : 32
Kayıt tarihi : 23/12/08
Mesaj Sayısı : 224
Nerden : Küçükçekmece
|
Konu: Dil Anlatım Ödevi Bilgi . Ptsi Ara. 29, 2008 5:01 pm |
|
|
Yapmak isteyen yapsn gezi yazısı var sadece bilgilendirme amaclı |
|
|
|
Mr.Ata
Moderatör
Yaş : 33
Kayıt tarihi : 25/12/08
Mesaj Sayısı : 183
Nerden : Avcılar/Bandırma
|
Konu: Geri: Dil Anlatım Ödevi Bilgi . Ptsi Ara. 29, 2008 5:02 pm |
|
|
elinde fazla gezi ysı olan arkadaş warmı ?? |
|
|
|
foxmantolga
Moderatör
Yaş : 33
Kayıt tarihi : 25/12/08
Mesaj Sayısı : 14
Nerden :
|
Konu: kapadokya Ptsi Ara. 29, 2008 7:50 pm |
|
|
KAPADOKYA’YA KAR YAĞMIŞ
Karın beyazlığı asfaltı aydınlatırken gökyüzünü delerek doğan ay turuncu bir mandalina şekerlemesi gibi gökte asılı kalıyor. O her halimi bilen ay ile birlikte en keyifli gece yolculuklarımdan birini yaparak sabah gün ışıdıktan bir süre sonra Nevşehir'e varıyorum. Damat İbrahim Paşa'nın şehridir, Nevşehir. Lale Devri'nin bu ünlü sadrazamın doğduğu kentten tek dileğim karla kaplı vadilerinde dolaştırdığı rüzgarın balonla uçmamıza izin vermesi. Ama önce karlı vadileri, peri bacalarını, yokuşlu yolları yürümeliyim. Kar güvercinlerle birlikte benim de üzerime yağmalı. Yol kenarında beyaz atkısını sarınmış kayısı ağaçlarını görmeli, karın ezilen sesinin rüzgarın sesine karışmasını dinlemeli, yağan karın oluşturduğu siste kaybolmalıyım.
İliklerimde karın sevinci, kara gömülerek yürüyorum. Kar farklı şekillere bürüyor ortalığı. Üzeri bembeyaz kaplanmış peri bacalarına bakıyorum. Hepsi de bir şeye benziyor. Kimi kremalı pastaya, kimi iki gözü, ağzı ve burnuyla kukuletalı bir adama benziyor. Kral Anthiocos da Nemrut'tan kalkıp gelmiş sanki...
Paşabağları bir başka güzel olmuş yine. Şapkalarına kar düşmüş kayalar diyarıdır orası. Saçlarına nazar boncukları takılmış kadınlara benzer ağaçları. Dallarında kem gözlerden sakınmak için asılmış mavi beyaz şans topları vardır. Peribacalarının dibindeki üzüm bağları kar altındadır şimdi.
Aşk vadisi ,aşk şiirleri okur dinlemesini bilenlere. Çukurda kalan vadi iyiden iyiye kara bulanmıştır. Bazı yerlerde yürürken dizlerime kadar karın içine düşüyorum ya, ağaçların da benden farkı yok, yarı bellerine kadar beyazlığın içindeler.
Kırk odalı saraylara benzeyen Uçhisar Kalesi, üzerindeki karla daha da etkileyici. Karın tül gibi örttüğü kalesinin tepesine çıkanlar güvercinlerin gözüyle görürler tüm vadiyi. Kaleye tırmanan üç kişi yukarıdan el sallıyor bana. Ben de göremediğim güneşin peşinden giden güne... Kapadokya’nın en güzel saatleridir gün batımları ve doğumları. Buna bir de kar eklendi mi bir başka büyü kaplar ortalığı. Bir yandan karın üzerinde parlayan ay, bir yandan kayaların oluşturduğu gölgeler, göz göz güvercin yuvaları ve bir de ara sıra duyulan bir güvercinin kanat çırpması. Uzatın elinizi çekin o büyü yorganını üzerinize ve bekleyin sarmalasın sizi tüm Kapadokya.
Sabah saatlerinde Göreme'nin yollarında duman gibi salınır sis. Göreme Açık Hava Müzesi'nde kar kiliselerin kapılarına birikmiştir, tıpkı Avanos yolu üzerindeki Zelve'de olduğu gibi. Arap baskılarından kaçan Hıristiyanların sığındığı Göreme, zamanla Hıristiyanlığın büyük merkezlerinden biri olmuş ve din buradan yayılmaya başlamıştır. 450 tane kilisenin olduğu tespit edilen Göreme'de, bugün 360 kilise ve şapel ortaya çıkarılmış. Şimdi hepsi karlar altında Başlarında taçları, halklarını selamlayan krallara benzer Kızılçukur'da kayalar. Buraya ulaşmak için uçuruma kurulu kiliseleri ile ünlü Çavuşin köyünün içinden geçilir. Karın altına saklanmış Çavuşin'in sessiz sedalara bürünmesine şaşmamak gerekir.
Ortahisar'ın sokak araları dardır. Kara bata çıka yaptığım yürüyüş, karlı pencereler, üşümüş güvercinler, tüten bacaların hissettirdiği sıcak yuvalar ruhuma iyi geliyor. Evlerin arasından vadiyi görebileceğim bir aralığa çıkıyorum. Aşağıda uzayıp giden buğulu bir manzara var. Vadinin içerisinde ip gibi kıvrılan nehir donmuş, akmıyor, kıyısında kavak ağaçları; boyları güvercin yuvalarını geçmiş. Yuvaların ağzına kar birikmiş. Karın sessizliği her yerde. Anlıyorum... Karda sessizce uyur vadiler...
Karlı Kapadokya'nın en etkileyici görüntüsü nedir diye düşündüğümde, aklım, hayalim aynı cevabı verir hep; Sinasos... Bir başka yağar Sinasos'a kar, bir başka tutar yerleri. İnsanların hali de başkadır kar altında. Evlerin cephelerini süsleyen taş oyuntularında minicik yığınlar yapar kar. Tepeleri basan sis, ani bastıran karın etkisiyle aşağılara inince vadilerde göz gözü görmez olur.
Sonunda sabah uyandığımda omuzuma dokunan güneş balonla uçabileceğimizi müjdeliyor. Mevsim kış, dışarıda kar var bu nedenle de balon uçuşu için sabahın karanlığında uyanmamız gerekmiyor. Oysa yazın hava ısınmadan balon uçuşunu tamamlayıp inmemiz gerektiği için sabah 5'lerde uyanıyor ve hazırlıklara başlıyoruz. Uçuş için uygun zaman ve uygun yer ayarlandıktan sonra Kapadokya Balon'un bütün ekibiyle balonları şişiriyoruz. Ben Lars'la bir balonda, Kaili ve ekipten birkaç kişi diğer balonda karın kristalleri arasında yükseliyoruz.
Kuş bakışı evler, kıvrım kıvrım yollar, ağaçlar olağanüstü ince bir işçilik ürünü sanki. Kar bütün fazlalıkları örtmüş, yalnızca güzellikleri bırakmıştır ortada. Dantel gibi işlemiştir Ürgüp’ü, Göreme'yi, Avanos'u, Zelve'yi... Güneşin önünü incecik bulutlar kaplıyor aniden. Girintili çıkıntılı vadilere, ağaçlara, karlara uzanan güneşin kolları gittikçe zayıflıyor. İnce ince yağan kar bir perde gibi iniyor güvercin yuvalarının, ağaçların, evlerin üstlerine.
İster yaz, ister kış, Kapadokya bölgesinin tüm güzelliklerini güvercinlerin gözüyle görmek için yavaşça gökyüzüne yükselen balonun içinde olmanız yeterli.
Şanşınız varsa çevrenizde sizinle uçan bir kaç balon daha vardır ve kaya tepelerinin ardından çıkıverir bir başka balon, oyun oynarcasına. Güvercinler uçan balonları görünce, zavallı bir baloncunun sıkı sıkıya tuttuğu balonların iplerini elinden kaçırdığını düşünürler mi bilmem ama, siz bir gün mutlaka, gökyüzünde süzülen o balonlardan birinde olun ve güvercinlerin gözüyle görün Kapadokya'yı, ister yaz güneşinde, ister kar yağışında. |
|
|
|
foxmantolga
Moderatör
Yaş : 33
Kayıt tarihi : 25/12/08
Mesaj Sayısı : 14
Nerden :
|
Konu: goynuk Ptsi Ara. 29, 2008 7:51 pm |
|
|
Gezi Yazisi- Göynük
“Hocam benim arabaya bir daha aşık oldum; TEM’den bir topukladım, tam üç saat oniki dakikada Ankara’ya ulaştım.” “İyi halt yedin!” “Öyle deme hocam! Uçakta yer yoktu, ihaleye yetişmem lazımdı. Yoksa yapmam bilirsin.”
Hep acelemiz var; bir yerlere, bir şeylere yetişmeye çalışıyoruz. Hayatın anlamını rakı masalarında sorguluyoruz.
Acelemizin olmadığı bir hafta sonunda, Ankara’ya o acelecilerin gitmediği yollardan gittik. Paralı yoldan Bilecik çıkışından ayrılıp, Geyve, Taraklı üzerinden Göynük’e gittik. Yol kenarında sıralanan pınarlardan kana kana su iç içtik.
Dönüşte de gene yoldan çıkıp aşçıların memleketi Mengen’e uğrayıp yemek yedik.
Zaman, yol boyunca pınarlardan içtiğimiz serin sular gibi avucumuzdan akıp gidiyor. Sıkı sıkıya tutmaya çalışsak da bileklerimizden, parmaklarımızın arasından akıyor sular. En iyisi doya doya yudumlamak, tadını çıkarmak. Hayatın da, serin suların da...
Vadinin İçine Gizlenmiş Bir Güzel Belde
Göynük, doğuda Kocaman, kuzeyde de Kapıorman dağları gibi Köroğlu Dağlarının uzantılarının engebelendirdiği vadinin ortasında yer alıyor.
Yamaçlarda ağaçlar, bahar çiçekleri...Vadi, sarıçam, ıhlamur, kayın ve palamut meşesi ağaçlarıyla süslenmiş. Bu doğa insanı çıldırtır, yoldan çıkarır. Biz çıktık; yoldan değil de TEM’den. Yalnız doğa mı? İnsan vadiye girdiğinde kendini zaman tünelinde gibi hissediyor. Tarihi yapıları gezip, daracık sokaklarda evlerin arasından yürürken sanki eski zamanda yolculuk ediyorsunuz.
Göynük, eski Türkçe bir kelime olup, ormanda açılmış yer anlamına geliyor. Kasabanın tam ortasından Kapıorman Dağından kaynaklanan akarsular ve Söğüt Gölünün fazla sularıyla beslenen Göynük Deresi akıyor. Biz gittiğimizde baharın yağmurlu bir günüydü ve Göynük Deresi en coşkulu türkülerini söyleyerek akıyordu. TEM’deki acelecilerden kaçalım derken Sakarya Nehrine kavuşmak için acele eden, güldür güldür akan dereyle karşılaştık. Derenin iki yanında vadi boyunca yukarılara kadar, Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerinden, Bağdadi sıvalı, yaklaşık yüz yüzelli yıllık, geleneksel eski Göynük evleri, Safranbolu evlerini kıskandırırcasına sıralanıyordu.
Zaman Tünelinde Yolculuk
Kasabaya girerken “Diyar-ı Akşemseddin’e hoşgeldiniz.” yazısı ile karşılaşıyorsunuz. Akşemseddin, Göynük için çok önemli.
Asıl adı Mehmed Şemseddin Bin Hamza olan Akşemseddin, Şam doğumludur (Doğumu 1389 ). Soyunun ikinci halife Hz. Ebubekir’e kadar uzandığı söylenir. Giysilerinin renginden, ak sakalı ve saçından dolayı kendisine Ak Şemseddin lakabı verilmiştir. Çocukluğunda ailesiyle birlikte Anadolu’ya gelir. Babasından ve başka din bilginlerinden ders alır, Osmancık’a müderris, bir zaman sonra Ankara’ya giderek Hacı bayram Veli’nin müridi olur.
Bir rivayete göre Sultan İkinci Murad bir gün Hacı Bayram Veli’yi ziyarete gelir. Yanında henüz dört yaşındaki oğlu şehzade Mehmed vardır. Veli’nin elini öperler. Sohbet sırasında Sultan Murad, “İstanbul’u almak nasip olur mu?” diye sorar. Hacı Bayram Veli, “Allah ömrünüzü ve devletinizi uzun etsin. Ama İstanbul’un alındığını ne sen göreceksin, ne de ben,”der. Daha sonra kenarda oynayan küçük Mehmed’i ve Akşemseddin’i göstererek, “Bu çocuk ve cu adam görürler,”der.
Akşemseddin, Fatih Sultan Mehmed’in babası Sultan İkinci Murad’ın emir ve isteği üzerine Hacı Bayram Veli tarafından Şehzade Mehmed (Fatih)’in eğitimi için görevlendirilir.Fatih Sultan Mehmed’i hocası olarak İstanbul’un fethine hazırlar. Hacı Bayram Veli ölünce onun yerine geçer. Göynük’e yerleşir ve Bayramilik tarikatının Melamilik kolunu oradan yönetir.Tıp alanında yaptığı buluşlarla da ün yapan Akşemseddin, hastalıklara neden olan mikropları ilk kez tespit edip, açıklayan kişi olarak bilinir.
Fatih Sultan Mehmed’in daveti üzerine Akşemseddin İstanbul kuşatmasına katılır. İstanbul’un alınmasının bir peygamber dileği olduğunu askerlere telkin ederek onları yüreklendirir.
İstanbul’un fethinden sonra yeniden Göynük’e döner. Yaşamının geri kalan kısmını orada geçirir. Göynük’e gidip görenler ulema sınıfından olan Akşemseddin’in İstanbul’un ilerideki hal-i perişanını daha o zamandan farkedip kaçtığını, o doğa harikasına sığındığını görüp takdir edeceklerdir.1459’da ölümünden sonra Akşemseddin’in türbesi Fatih Sultan Mehmed tarafından yaptırılmıştır.
Tarihte Göynük
Güzellik başa bela... Tarih boyunca Göynük’ün ziyaretçisi hiç eksik olmamış. Bu kadar güzel bir doğaya sahip olunca beldenin de geleni geçeni, yerleşeni çok oluyor, haliyle. Tarih boyunca Frigler, Lidyalılar, Romalılar Bizanslılar, Selçuklular ve en sonunda da Osmanlıların yerleşkesi oluyor. Bunlar bilebildiklerimiz.
Bizden önce Göynük’ü gezenlerden ünlü Arap gezgini İbn Battuta, 1290’larda ziyaret ettiği burayı tamamen Ortodoksların yaşadığı bir yerleşke olarak anlatmıştır. Selçuklu araştırmalarının en önemli isimlerinden biri olan Prof. Osman Turan’ın aktardıklarına göre; 1071 Malazgirt Savaşı’ndan sonra Türkler büyük kitleler halinde Anadolu’ya gelmeye başlamışlar, takip eden yüz yıl içinde o dönemde Anadolu’da yerleşik yerli ahalinin yaklaşık yüzde otuzbeşi müslümanlaşarak Türkleşmiştir. Göynük bu bakımdan önemli bir örnek oluşturmaktadır. Halkının 1350’li yıllarda tümüyle müslümanlaştığı, Bizans ile yapılan bir antlaşma gereği İstanbul’da oluşturulacak Osmanlı-Müslüman kolonisine iyi Rumca bildikleri için bu insanların yerleştirildikleri bilinmektedir.
Daha sonraları 1600’lü yıllarda yaşayan, rüyasında Peygamberi görüp, “Şefaat ya Resulallah” diyecek yerde şaşırıp “seyahat ya Resulallah” dediği için gezgin olduğunu söyleyen Evliya Çelebi, o zamanın Göynük’ünü, “8 mahallesi, 2000 kadar evi vardır, ahalisi tamamen Türktür. 20 Sıbyan mektebi varsa da medrese yoktur...Bolu Sancak Beyliği hakinde olup yüzelli akçelik kazadır. Kethuda yeri ve Kethuda Serdarı vardır....Ama kalesine Rum tarihlerinde ‘Aleksandros’ derler,” diye anlatıyor. Sanki Göynük o zamandan bu zamana hiç değişmeden gelmiş.
Önemli Tarihi Yapılar ve Göynük Evleri
Bir görüşte aşık olacağınız beldelerden Göynük. Sihirli dokusuyla geçmiş yüzyılların mirası... Akşemseddin’in Türbesi, Gazi Süleyman Paşa Camii ve Hamamı, Ömer Sekkin Türbesi, Zafer Kulesi ve tabiiki eski Göynük evleri görülmesi gerekli yerler.
Akşemseddin’in türbesi, Göynük’ün tam ortasında, derenin kenarında, Gazi Süleyman Paşa Camisi’nin avlusundadır. 1464 yılında Fatih Sultan Mehmed tarafından yaptırılmış, kefeki taşından altıgen planlı bir yapıdır.
Gazi Süleyman Paşa Camii, 1331-35 yılları arasında ahşap olarak Sultan Orhan’ın oğlu Gazi Süleyman Paşa tarafından yaptırılmıştır. Bu cami ilk Osmanlı eserlerindendir.
14. Yüzyıla ait Gazi Süleyman Paşa Hamamı Gazi Süleyman Paşa Camiinin batısındadır. Dış duvarları tamamen kesme taştan yapılmıştır. Bu hamam bünümüzde de halen hamam olarak kullanılmaktadır.
15. yüzyıl yapısı olan Akşemseddin’in arkadaşı ve Hacı Bayram Veli’nin müridi Ömer Sekkin’in türbesi de Göynük’ün diğer önemli tarihsel yapılarındandır.
Vadinin iki yanında, dere kenarından başlayarak tepelere kadar yüz-yüzelli yıllık eski evler sıralanıyor. Sırtları yamaca dayalı iki üç katlı evler, konaklar, ahşap dolgu sistemi ile yapılmış, Türk mimarisinin en güzel örneklerinden. Evler, 1967 yılından ODTÜ’nün desteği ile başlatılan çalışmalar sonunda 1983 yılında burası SİT alanı ilan edilerek korumaya alınmış. Bu evlerin en güzelleri, Hikmet Yerlikaya Evi, Müderrisoğlu Konağı, Pulcular Evi ve Yahya Evi.
Daracık, parke taşı döşeli sokaklardan yukarı doğru tırmandığınızda vadiyi ve Göynük evlerini yukarıdan gören Zafer Kulesi’nin olduğu tepeye ulaşıyorsunuz. Bu arada yolda raslaştığınız nur yüzlü kasaba insanlarının “merhaba”larından, “hoşgeldin”lerinden sepetinize bolca doldurun sonra mutlaka lazım olacaktır. Kasabanın simgelerinden olan Zafer Kulesi, 1922 yılında Sakarya Zaferi’nin anısına Kaymakam Hurşit Bey tarafından yaptırılmış. Bu kuleden Göynük’e ve vadiye tepeden, kuşbakışı baktığınızda büyülü panoramik görüntüyle şaşkına dönüyorsunuz. Ahşap saat kulesi 2001 yılında yanmış, yerine bir benzeri yapılmış. Ama asla kendisi değil. Saat kulesinde şimdilik saat yok. Adı da Zafer Kulesi. Hediyelik eşyaların üzerinde Akşemseddin’in Türbesiyle birlikte Zafer Kulesi’nin resimleri yer alıyor.
***
Vakti olanlar Göynük’ün çevresindeki göllere de gidebilirler. Sülüklü Göl, orman içindeki Sünnet Gölü, Çubuk Gölü birer doğa harikası.
Mişli mışlı anlatılara göre Fatih Sultan Mehmet, aslen Mengen’li bir paşasını saray mutfağından sorumlu bir göreve atamış. Mengenli paşa da mutfak işleri için kendi hemşehrilerini getirtmiş. Bulaşıkçılar dahil, ahçı yamakları, ahçılardan oluşan tüm saray mutfağı kadrosunu nerdeyse tamamı Mengenlilerden oluşmuş. Bu Mengen’li ahçıların tarihinin başlangıcı oluyor.Usta çırak ilişkisi ile ahçılığı öğrenen Mengen’liler, tüm yurda ve hatta yurtdışına yayılarak ünlerini yayıyorlar.
Biz, dönüşte de Mengen’e uğradık Müdür2 lokantasında kendimize güzel bir ziyafet çektik. Kuzu kavurma, ... ve kaymaklı ekmek kadayıfı harikaydı. Müdür2 lokantasının dediğine göre Mengen’li ahçıların hemen hemen tamamı gurbette imiş. Büyük otellerde, restoranlarda çalışıyorlarmış. Olsun biz gene de yediklerimizden çok memnun kaldık. Bir daha ki sefere de belki karşıdaki Konak Lokantası’nda yeriz.
Dergi, Haziran başında çıktığı için size erken bilgi veremedik, şansınızı kaybettiniz. Her sene Mayıs ayının son haftasının Pazar günü “Akşemseddin’i Anma ve Sempozyumu” yapılıyor. 10 Ekim’de de “Göynük Bayramı” var. Bu arada her yıl Ağustos ayının ilk hafta sonunda da “Mengen Aşçılık ve Turizm Festivali”nin olduğunu da unutmayın. Gelip geçerken uğramanızı salık veririz.
Herkese uzun ve nitelikli ömürler... |
|
|
|
foxmantolga
Moderatör
Yaş : 33
Kayıt tarihi : 25/12/08
Mesaj Sayısı : 14
Nerden :
|
Konu: Created By ToLgA Ptsi Ara. 29, 2008 7:56 pm |
|
|
Herkese Basarılar |
|
|
|
Admin
Administrator
Yaş : 32
Kayıt tarihi : 23/12/08
Mesaj Sayısı : 224
Nerden : Küçükçekmece
|
Konu: Geri: Dil Anlatım Ödevi Bilgi . Ptsi Ara. 29, 2008 8:01 pm |
|
|
eyw bende yazmaya basladm güzel bise yazıorm vlla yazısı olmayanlar yukarıdakilerde faydalanabilrler . Herkeze kolay gelsn . |
|
|
|
by_ErLifE
Özel Üye
Yaş : 33
Kayıt tarihi : 24/12/08
Mesaj Sayısı : 59
Nerden :
|
Konu: Geri: Dil Anlatım Ödevi Bilgi . Ptsi Ara. 29, 2008 9:13 pm |
|
|
çok uzun lan onlar kısa yok mu a.q |
|
|
|
|
Dil Anlatım Ödevi Bilgi . |
|
|
1 sayfadaki 1 sayfası |
|
|
Bu forumun müsaadesi var: |
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
|
|
|
|
|
|
|